MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Camilerimizin, mescitlerimizin, cemevlerimizin sahte anlaşmazlıkların ve sanal ihtilafların merkez üssü haline getirilmesi ağır bir vebaldir” açıklamasını yaptı. Bahçeli, “Bilinmelidir ki, ne dinimize laf söyletiriz, ne de Cumhuriyet’in Laiklik sütununu kırdırırız” dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, laikliğin Anayasa’dan çıkarılma tartışmalarıyla bazı şişileri hedef alan cenaze namazları kılınmasın gerginliği hakkında açıklama yaptı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şu şekilde:
“Ülkemiz on yıllar boyunca sığ ve kısır tartışmalarla meşgul edilmiş, gücü ve enerjisi devamlı surette içe dönük konu başlıklarında harcanmıştır.
Milli ve manevi değerler eksenine tutunan sert kutuplaşmalar zaman zaman tehlikeli boyutlara ulaşarak milli birlik ve dayanışma ruhuna zarar vermiştir.
Bu esnada birbirimize çatık kaşla bakıyorken, haricimizdeki birilerine, hadiselerin bilenmiş akışına müdahale ve mukabelede ne yazık ki geç kalınmıştır.
Köprülerin altından sular hızla akıyorken, hala köprü üzerinde cepheleşme hastalığına maruz kalmak talihsiz ve esef verici gelişmelere davetiye çıkarmıştır.
İnanç, mezhep, etnik aidiyet, dil ve köken gerilimlerini taammüden kamçılayan, nihayetinde insanlarımızın gönül ve muhabbet bağlarını koparmak için gerginlikleri körükleyen fırsat düşkünleri işin özünde ateşle oynamışlardır.
Bir yanda Laikliği siyasi hesapları için acımasızca istismar edenlerle, diğer yanda barış ve kardeşlik dinimizin evrensel mesajlarını çarpıtanlar, görüntüde ayrı, gerçekte aynı kirli maksada kilitlenmiş bağnaz kafalardır.
Bilhassa ifade etmek lazımdır ki, kimin Müslüman kimin münafık; kimin mümin kimin münkir olduğunu tayin ve tefrik etme görevi fani insana verilmiş bir ruhsat değildir.
İslam hoşgörü dinidir.
Rahmet elçisi Efendimizin hayatı, hadisleri; akıl, adalet ve haysiyetle pekişmiş muamele ve mücadelesi hepimize örnektir.
Huzurlu bir toplum hayatı için hoşgörü altın bir davranış kalıbıdır.
Tahammülsüzlük zehirdir, girdiği bedeni ve zihni her zaman mahvedecek, bir süre sonra da nefret salgınına dönüşecektir.
Manevi hoşgörü acziyet değil, mükâfatını Allah’tan bekleyen ve dileyen ihlaslı bir teslimiyet halidir.
Bununla birlikte hoşgörü demek; hiç kimseyi ayıplamamak, kırıcı ve aşağılayıcı olmamak, farklı inanç ve düşüncelere müsamaha göstermek demektir.
Onurlu ömründe Resullullah kötülüğe bile kötülükle cevap vermemiştir.
Nitekim hoş gören her zaman hoş görülmeye müstahaktır.