Ülkemizde tıp alanında çalışanların sorunlarının tartışıldığı ve önemli katkıların
ödüllendirildiği gün olarak her yıl, 14 Mart Tıp Bayramı olarak kutlanmaktadır. Öncelikle
ülkemiz ve dünyamızı bir felaketin eşiğine getiren pandemi sürecinde hayatını kaybeden tüm
sağlık çalışanlarını rahmetle anıyoruz. Pandemi sürecinde, bizler için ne kadar önemli
olduklarını tekrar tekrar hatırladığımız sağlık çalışanlarının, geçmişten bugüne kadar uzayan
sorunlarını, bu süreçte yeni sorunların eklenerek çığ gibi büyüdüğünü göremeyen dinlemeyen
çözüm üretmek yerine ‘gidiyorlarsa gitsinler’ diyenler çok değil kısa bir süre önce bizleri
balkonlara davet ederek aynı kişileri alkışlamamızı istiyorlardı. Doktorlarımızdan, önce
helallik istemeliler sonra da özür dilemeliler.
İnsanları sokağa davet ederek, yastık altındakileri isteyerek, her sıkıştığında iban
paylaşarak fedakarlığı hep başkalarından istemeye alışmış olanlar, sıra kendilerine geldiğinde
nasıl olurda bu kadar hızlı yön değiştirebiliyorlar anlamak şöyle dursun hızlarına yetişene aşk
olsun. Sürekli tezatlıklar yapanlara değil de bu gün söylediklerini alkışladıktan, tv
programlarında canhıraş savunduktan sonra, ertesi gün tam tersi söylemi alkışlamak ve
savunmak zorunda kalan kralcıların kendilerini düşürdükleri durumun tıp dilinde mutlaka bir
tanımı vardır ama tedavisi olup olmadığını asla öğrenemeyeceğiz sanırız.
Çalışma şartlarınızın ağırlığını, şiddete uğramanızın önüne bir türlü geçilemeyişini,
özlük hakları ile ilgili olan taleplerinizi, anlaşılamayan bir nedenle covid-19’un meslek
hastalığı sayılmayışını, performans ve hasta sayısı dayatmaları nedeniyle yemininiz ile işiniz
arasında nasıl sıkıştırıldığınızı bilen bizler ise ‘Beni Türk Hekimlerine Emanet Edin’ diyen
Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlattığı yolculukta asla yalnız olmadığımızı çok daha güçlü
hissediyoruz.
‘Satarız babalar gibi satarız’, ‘Paramız var ki ithal ediyoruz’, ‘Ananı da al git’, ‘Giderlerse
gitsinler’ diyenlerin sahip olduğu zihniyetin, ülkemizi içine soktuğu bataklıkta hep birlikte
mücadele etmek zorunda kalan bizler de;
‘Geldikleri gibi giderler’ diyerek ipotek altına alınmaya çalışılan yarınlarımıza olan
umutlarımızın kaybolmaması için Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener ile birlikte çıktığımız
bu yolda ‘Belki yarın, Belki yarından da yakın’ diyerek, tıp alanında çalışan ve bu alanda
çalışmaya aday öğrencilerimizin yalnız olmadıklarını bilmelerini istiyoruz.
Biz gelene kadar Allah’a emanet olun.