Göreve seçildiğimden bu güne başta basın olmak
üzere her platformda sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi
dile getirdim. Bugün üyelerimizle beraber sesimizi daha
güçlü duyurmak için buradayız. Hepimiz zor günlerden
geçiyoruz. Özellikle başta yem, elektrik ve mazot gibi girdi
maliyetlerimizde ciddi oranda artışlar oldu. Bu artışlar
karşısında süte yapılan zam yetersiz kaldı. Artan girdi
maliyetlerine üreticilerimiz yenik düştü.
Bunun sonucunda inek ve düve kesimleri hız
kazandı. Bu kesimlerin durması için yem süt paritesinin
hayata geçirilip en az 1 litre süt ile 1,5 Kg yem alınması
gerekir. Aksi halde üretim sürdürülemez. Ana olmazsa
dana da olmaz. Biz gece gündüz yaz kış demeden 365
gün kesintisiz üretim yapanlar olarak emeğimizin
karşılığını istiyoruz. Yaşadığımız zorluklar karşısında
zarar etmeden üretim yapmak istiyoruz.
Ancak gelinen noktada bizler zararına üretim
yapıyoruz ve her geçen gün küçülüyoruz ya da sektörden
çıkıyoruz. Bu da ülkemizin 1-2 ay sonra ciddi süt ve et
krizi yaşayacağının açık bir göstergesidir. Şayet bu
yanlıştan dönülmez ise dişi hayvanlar kesilecek bugün
istenilen fiyatın en az 2-3 katı bir fiyatı konuşuyor
olacağız.
Üretim faaliyetini bitiren yetiştiricilerimizi bir daha
tekrar bu işe döndüremeyiz. Bugün hayvancılık ve tarımla
uğraşanların yaş ortalaması 55 yaşın üstünde, buda
bizler için ilerleyen yıllarda ciddi sorun teşkil edecektir.
Üretim yapabilmek için girdi maliyetlerimizin
düşürülmesini istiyoruz. Yarın yem ve diğer girdi
maliyetlerinin fiyatının ne olacağını bilmiyoruz. Bizler de
yem sanayicisi ve süt sanayicisi gibi ürettiğimiz sütün ve
etin fiyatını belirlemek istiyoruz. Aynı gemideyiz diyoruz
fakat yükü hep biz üreticiler çekiyoruz. Yem ve süt
sanayicisinin de elini taşın altına sokmasını istiyoruz.
Ulusal süt konseyinde biz üreticilerin daha fazla söz
sahibi olmasını istiyoruz. Konsey üyelerinin sadece 3’ü
üreticileri temsil ediyor. Süt fiyatı belirlenirken biz
üreticilerin ve birliklerin görüşü alınmıyor. Buda yanlış bir
fiyat politikasının çıkmasına neden oluyor. Enflasyon
yükselecek kaygısıyla sadece süt fiyatına baskı
uygulanıyor. Ancak birçok gıda ürününün fiyat artışları da
engellenemiyor.
Süt fiyatlarının artmasının önüne geçmenin tek yolu
biz üreticilere yem alımlarında çuval başına destek
verilmesi ya da yem fiyatların makul seviyelere
çekilmesidir. Toprak Mahsulleri ofisinin vermiş olduğu
arpa ve mısır yeterli gelmiyor. Tüm bunlarda
yapılamıyorsa 1 TL olan Süt desteği arttırılmalıdır ve kısa
zamanda üreticilerin hesabına yatırılmalıdır. Bizler artık
her yeme zam geldiğinde ya da diğer girdi maliyetlerine
zam geldiğinde sürekli süt fiyatlarında değişiklik beklemek
istemiyoruz. Bunun bir sistem dahilinde her ay
düzenlenmesini talep ediyoruz. Yem fiyatları baz alınarak
parite kuralının uygulanmasını istiyoruz. Zarar etmeden,
hayvanlarımızı kesmek ya da satmak zorunda kalmadan
üretim yapmak istiyoruz.1 kg yemin fiyatı 6 TL, 1 kg süt
ise şuan 4.70 TL, 1 Nisan itibariyle 5.70 TL olacak fakat
bu fiyatın içinde nakliye ve soğutma bedeli var. Bunlar
düşünce üreticimizin eline 5.20-5.40 TL arası bir para
geçecek. Bin bir zorluklarla ürettiğimiz sütün fiyatı
maalesef bizim üretim maliyetlerimizin altında kaldı.
Sonuç olarak;
- Bizler üretime devam etmek istiyoruz.
- İneklerin kesime gitmemesini istiyoruz.
- Çocuklarımızın ve torunlarımızın süt içmesini istiyoruz.
- Devletimizden bizi desteklemesini istiyoruz.
- Desteklemelerin günün koşullarına uygun olmasını ve
zamanında hesaplarımıza yatmasını istiyoruz.
Katılım sağlayan tüm üyelerimize ve basın
mensuplarına canı gönülden teşekkür ediyorum. İnşallah
yetkililerimiz tez zamanda haklı taleplerimizi dikkate alırlar
ve çözüm üretirler.