Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, kanser hastalarında hücresel immün tedavisinde kullanılmak üzere başlatılan aşı çalışmasının laboratuvar aşamasında sona gelindi.
Türkiye’nin kanser hastalığına tedavi üretmek adına yaptığı çalışmalar sürüyor.
Bu kapsamda Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Tıp Fakültesi Tümör Biyolojisi ve İmmünolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Burhan Turgut, Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahadır Batar’ın başkanlığındaki ekibin TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile iş birliği yapılarak, kanser hastaları için hücresel immün tedavisinde kullanılmak üzere başlattıkları aşı çalışmasında önemli aşama kaydedildi.
İmmün tedavi yöntemlerinden biri olan ve ‘CAR-T’ olarak isimlendirilen tedavi yöntemi, 2017 yılından itibaren ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından da desteklendi. FDA’nın onayladığı 6 farklı CAR-T tedavisi üzerinde NKÜ’de yapılan çalışmada, laboratuvar çalışmalarında sona gelindi.
“Tümör hücrelerini tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz”
Doç. Dr. Batar, Türkiye’de bu çalışmayı sadece kendilerinin yaptığını söyledi. Kanser aşısı geliştirilmesindeki çalışmalarında en etkin, güçlü ve son geliştirilen genetik mühendisliği teknolojilerinden birini kullandıklarını belirten Batar, şunları kaydetti:
“Bu genetik mühendisliği teknolojisi crispr olarak adlandırılmaktadır ve crispr sistemi şu an dünya genelinde modern kanser immün tedavisinde en yaygın olarak kullanılabilecek tekniklerden bir tanesi olarak kabul edilmektedir. Crispr sistemi özellikle hücrelerin genomunda yani genlerinde yeniden düzenlemeyi, genlerde değişiklik yapmayı sağlayan bir sistemdir. Biz de kanser aşısı çalışmalarımızda özellikle bağışıklık sisteminde önemli rol oynayan hücrelerin genlerinde yeniden düzenleme yaparak, bu bağışıklık sistemi hücrelerinin tümör hücrelerine etkili bir şekilde karşı koyarak bu tümör hücreleriyle savaşmasını ve tümör hücrelerini tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Çalışmalarımızı tamamladığımızda umuyoruz ki bağışıklık sisteminde rol oynayan hücrelerin yeniden programlanmasıyla birlikte tümör hücrelerine çok daha güçlü bir bağışıklık yanıtı oluşturulabilecektir.”
“Deney hayvanları üzerinde çalışmaya başlayacağız”
Doç. Dr. Batar, yaklaşık 3 yıl önce başladıkları çalışmada, laboratuvar çalışmalarını tamamlamak üzere olduklarını aktararak, “Büyük kısmını tamamladık. Zararlı etkileri üzerine de araştırmalarımızı gerçekleştirdik ve zararlı etkilerinin de olmadığını ortaya koyduk. Şu an itibarıyla bir sonraki çalışmamız deney hayvanları üzerinde gerçekleştireceğimiz çalışmalar olacaktır. Umut ediyorum, deney hayvanları üzerindeki çalışmaları da başarılı şekilde yürütüp, bundan sonraki aşamada da klinik araştırmalar klinik deneyler yani faz araştırmalarına geçmeyi düşünüyoruz. Deney hayvanları ile ilgili çalışmalar yaklaşık olarak 12 ay süreceğini tahmin ediyoruz çünkü deney hayvanlarının modellerinin oluşturulması, deney hayvanları üzerinde yine toksik yani zararlı etkilerini gösterilmesi yine belli bir zamanı alacaktır. Bizim öngörümüz tahminimiz 1 yıldır. 1 yıl sonra klinik araştırmalara yani faz çalışmalarına geçeceğimizi düşünüyoruz.” diye konuştu.