Türkiye’yi sarsan depremlerin ardından olası Marmara depremi nedeniyle gözler İstanbul’a çevrilirken, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, deniz tabanından geçen Karadeniz fayının, deprem riski taşıdığına dikkati çekti.
Türkiye’yi sarsan afetlerden sonra, şehirlerdeki yapı stoklarının depreme dayanıklılığı gündemde yerini koruyor. Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler ve komşu ülke Gürcistan’da 12 Şubat’ta 4.4 ile 3.6 büyüklüğünde olan 2 depremin özellikle Rize ve Artvin’de hissedilmesi sonrası Karadeniz’de, deniz tabanından geçen fay hattında deprem yaşanma olasılığı da gündeme geldi. Beklenen olası Marmara depremi nedeniyle tüm gözler İstanbul’a çevrilirken, uzmanlar, Karadeniz fayının, deprem riski taşıdığına dikkati çekti.
‘TRABZON VE RİZE’DEKİ TÜM YAPILAR DEPREM TEHLİKESİ ALTINDA’
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Karadeniz fayının, Bartın’da 1968 yılında 6.6 büyüklüğünde deprem ürettiğini belirterek, “2019 yılında yayınlanan Trabzon ve Rize’nin deprem tehlikesi gerek yerel yönetim gerekse toplum tarafından göz ardı ediliyor, anlaşılmıyor. Bu konuda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ama maalesef o konuda da birtakım eleştiriler alıyoruz. Oysa biz 1996 ile 2019 yıllarında yayınlanan deprem tehlike haritaları arasındaki farkı anlatmaya çalışıyoruz. Bu fark nedir derseniz, yeni haritada Trabzon’un deprem tehlikesi 2 kat artmış, Rize’nin de 3 kat artmıştır. Bu artış, 1996 yılında yapılan ve 23 yıl yenilenmeyen deprem tehlike haritasından kaynaklanmıştır. 23 yıl boyunca Trabzon ve Rize yöresinde inşa edilen yapılar bugünkü deprem yönetmeliğine aykırıdır ve deprem tehlikesine açıktır. Bu haritanın verdiği değerler sadece sağlam zemin içindir. Oysa bölgedeki zemin hem dolgu, hem heyelan, hem de plaj kesimlerindedir. Bu binalarla yapılar eski deprem yönetmeliğine göre yapıldığı için Trabzon ve Rize’deki tüm yapılar deprem tehlikesi altındadır. Rize’nin 3’te 1’i zaten dolgu alanı üzerindedir” dedi.
‘HARİTADAKİ YANLIŞLIK, SAĞLIKSIZ YAPILAŞMANIN SEBEBİ OLDU’
Bektaş, 1996 yılında hazırlanan haritada hata yapıldığını öne sürerek, “Karadeniz sahiline paralel giden Karadeniz fayı 1968 yılında 6.6 büyüklüğünde bir deprem üretti ve o dönemde kaza olan Bartın’ı yıktı. Bartın’da yıkım olunca bu bölge o zamanki haritada ‘birinci derece deprem bölgesi’ ilan edildi. Karadeniz fayının yıkmadığı Trabzon ve Rize ise ‘dördüncü derece deprem bölgesi’ yapıldı; bu büyük bir yanlışlıktır. Gerek Bartın, gerekse Trabzon, aynı sismik zonda bulunuyor. Bartın ne ise Trabzon ve Rize de aynı derecede olmalıdır. Bu yanlışlık 23 sene sonra değiştirildi. 2019 yılında yayınlanan haritada bütün Karadeniz sahili eşdeğer bir deprem tehlikesine sahip oldu. Bugün Trabzon ve Rize hangi deprem çekincesine sahipse Bartın da aynısına sahiptir. Bu yanlışlık 23 yıl boyunca Trabzon ve Rize’de sağlıksız, depreme açık yapılaşmanın sebebi oldu. Muhakkak surette deprem tehlike haritaları en az 5 yıl içinde yenilenmelidir. Yenilenmeyen haritalar, 23 yıl boyunca Trabzon ve Rize yöresinde dolgular ve kıyı üzerinde sağlıksız yapılaşmaya neden oldu. ‘Trabzon deprem bölgesi değildir’ algısı, bugüne kadar herkesin de kabul ettiği sağlıksız bir yapılaşmaya neden oldu. Bunun düzeltilmesi, ortadan kaldırılması lazım” diye konuştu.
’50 YIL İÇİNDE TRABZON’DA OLABİLECEK DEPREM, BARTIN DEPREMİNE YAKIN OLABİLİR’
Karadeniz fay hattında olası yaşanacak depremle ilgili öngörüde bulunan Bektaş, “Deprem tehlike haritaları depremin ne zaman ve nerede olacağını göstermez. İstanbul’da deprem beklerken Trabzon’da her an bir deprem oluşabilir. Sonuç olarak depremin ne zaman ve nerede olacağını kimse bilmiyor. Tahmini zaman ve yer vermek gerekirse önümüzdeki 50 yıl içerisinde Trabzon’da olabilecek deprem yüzde 90 olasılıkla 6.6, yani Bartın depremine yakın bir deprem olur. Yüzde 10 olasılıkla da bu depremden daha büyük olma olasılığı var. Ancak bu 6.6 deprem şiddeti ve yer sarsıntısı sağlam zemin için geçerlidir. AFAD der ki, bizim verdiğimiz bu değerlerin yanında mikrobölgelendirme çalışmaları yapmalısınız. Yani heyelan sahaları, olgu alanlar, dere yatakları ve zayıf zeminler için ayrı bir bölgelendirme yapmanız gerekir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Bektaş, “Afet Bakanlığı kurulacaksa, tüm yerel yönetimlerde de kesinlikle ‘İl Afet Bilim Kurulu’ oluşturulmalı; bu kurul yöneticileri bilgilendirmeli ve deprem, heyelan, sel gibi afetlerin zararlarını en aza indirmek için yöntemler geliştirmeli” tavsiyesinde de bulundu.
‘KARADENİZ FAYI GÖZ ARDI EDİLMEMELİ’
Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) bilim insanları da Gürcistan’daki depremlerin, özellikle Rize ve Artvin’de hissedilmesine ilişkin yayımladığı ‘Karadeniz’in depremselliği’ konulu bilgi notunda, son 20 yılda Trabzon, Rize ve Ordu açıklarında, büyüklükleri 2.5 ile 4.5 arasında değişen depremler yaşandığını belirtilerek, “Gürcistan’daki depremler, Karadeniz fayının aktif olabileceğini göstermektedir. Bu nedenle özellikle Karadeniz fayı göz ardı edilmemeli” denilmişti