Grup toplantısında konuşan Bahçeli’den dikkat çeken yüzde 50+1 açıklaması geldi.Baçeli, “50+1 şartının değişmesi isabetli olur. Çoğunluğu alanın seçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz, yanlış yollara sevk etmez.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yüzde 50+1’in değişmesi isabetli olur” çıkışına ne yanıt vereceği merak ediliyordu. Bahçeli açıklamalarda bulundu ve şu ifadeleri kullandı:
“Cumhurbaşkanımız Almanya’dan dönerken yeni sistemin ana omurgası olan yüzde 50+1 ile ilgili açıklamalar yapmıştı. Cumhurbaşkanımızın tespit ve değerlendirmeleri tutarlı ve anlamlıdır. Bizim geçmişten bugüne kadar yaptığımız açıklamalar bellidir ve hiç değişme göstermemiştir.”
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Anadolu’da 1000 yıldır varoluşumuzun sırrı tehlikeleri zamanında sezen, tehditleri kaynağında eriten isabetli duruştur. Tarih boyunca Anadolu kıtaların kavşak noktası, ticaret koridorlarının kesişme rotası, mücadele sahasıdır. Coğrafyanın kader olduğu iddia edilir. Tarihin koordinatları doğru şekilde okunamazsa hayal kırıklığı kaçınılmazdır.
Beşeri cevher büyük Türk milletidir. Vatana adını veren millettir, ülkeye adını veren millettir, devlete adını veren millettir. Milletin adı ise Türk’tür. Millet kavramı üzerine kuşku uyandırmak isteyenlerin hedefi bellidir. Coğrafyanın mesajı, tarihin akış istikameti milli şuurla kavrandığında Allah’ın izniyle Türk milletine hiçbir mendebur niyet zarar veremeyecektir.
“HER HADİSENİN GELİP DAYANACAĞI YER TÜRKİYE’DİR”
İmparatorluk mirasına sahip Türkiye’nin mücahir bölgelerinde ve kültürel etki alanlarında olan biten hiçbir krize duyarsız kalmayacağı tarihi ve coğrafi bir vakadır. Şam’dan Bağdat’a, Karabağ’dan Kudüs’e, Kırım’dan Kerkük’e, Kabil’den Keşmir’e, Üsküp’ten Trablus’a, Gazze’den Kahire’ye gelişen her hadisenin gelip dayanacağı yer Türkiye ve Türk vatanıdır. Bizi ne ilgilendirir dediğimiz gün, bağrımıza zehirli hançerin saplandığını çok geçmeden görür ve yaşarız.
“FİLİSTİN’İN HUZURU TÜRKİYE’NİN HUZURUDUR”
Milli güvenliğimizin savunması vatan topraklarından değil, gönül, kültür bağlarımızın ilmik ilmik vicdanlara dokunduğu coğrafyadan yapılmalıdır. Filistin’in huzuru, Türkiye’nin huzurudur. Suriye’nin istikrarı Türkiye’nin istikrarıdır, Irak’ın esenliği Türkiye’nin esenliğidir. Filistin, 16. yüzyıldan itibaren egemenlik şemsiyemiz altına girmiştir. Aziz ecdadımız Filistin’i Şam Beylerbeyliği’ne bağlı 3 sancak altında bağlamıştır. Dün sancağımız olan Gazze’nin bugün felaketine sırt dönmemiz, suskun kalmamız milli ve manevi emanetlerimize saygısızlık olacaktır. Bizim için bu konuda tarafsızlık diye bir şey söz konusu olamaz.
Camiler, kiliseler, fırınlar, ambulanslar, su şebekeleri, yollar, köprüler, mezarlıklar, insana dair ne varsa bombalanıyorken Almanya Başbakanı’nın ‘İsrail’in yaptığı nefsi müdafaa’ demesinde ahlaki karşılıktan bahsetmek mümkün müdür? Bu nasıl bir nefistir ki katilde olup da maktulde yoktur.
ERDOĞAN’IN BERLİN’DE KATILDIĞI BASIN TOPLANTISI
Berlin’deki ortak basın toplantısında Sayın Cumhurbaşkanımızın, Almanya Başbakanı’nın üzerine çekinmeden haykırdığı gerçekler Türk milletinin her şeyi bilse de susmayı tercih eden bazı Arap ve İslam ülkelerinin ortak sesidir. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen milli basiret herkese dersini vermiş, muhatabının gevşeyen vidalarını da sıkmıştır. Gazze’de her saat başı 6 çocuk hayatını kaybetmektedir. İsrail’in soykırım suçuna sessiz kalanlar, 46 gündür süregelen devlet terörünü görmezden gelenler bir gün insanlık vicdanında mahkum olacaklardır. Almanya da bu kategoridedir. Çok şükür bizim geçmişimizin hiçbir sayfasında, gaz odaları caniliği, toplama kamplarının lekesi yoktur. Almanya’nın İsrail soykırımına ilik nakli yapanlar arasında bulunması feci bir sapma halidir. Türkiye’ye yeni nesil savaş uçağı satmak için ayak sürtmeleri… KAAN yakında havalanacak ve zora girmemizi bekleyenleri de inşallah teker teker çatlatacaktır.
“SAVAŞ VE SOYKIRIM SUÇU SABİTLENMİŞTİR”
Uyanışa geçen küresel vicdan, İsrail halkı arasındaki keskin bölünmeler, Netanyahu’yu yalnızlığa itmektedir. Çıkmaza sürüklenen, kafası ve kalbi rehin altında olan İsrail Başbakanı’nın siyasetten silinip gideceği günler uzak değildir. İsrail ve Filistin arasında acil ateşkes sağlanmalıdır. Artık tahammül eşiği aşılmış, savaş ve soykırım suçu sabitleşmiştir.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ
Cumhuriyetin yeni yüzyılında, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin temin sürecinin başında en büyük kozumuz 16 Nisan Halk Oylaması ile yönetim sistemimizde yapılan zamanlar üstü reformdur. Bu reformun mimar başı Türk milletidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. evreye geçişini sağlamış ve demokratik nitelikli sistemsel başarısını sonuçlandırmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin üzerine gölge düşürmek, tek adam rejimi iddiaları ile çamur atmak bizatihi milletimize saldırıdır. Devlet ve millet arasında uyum varsa, bunun ana kaynağı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Devlet hayatında çatlak sesler dinmiş, karar alma süreçleri seriye bağlanmış, bürokratik oligarşinin suyu kesilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelip geçici bir heves değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi işi bitince buruşturulup köşeye atılacak tek kullanımlık konjonktürle reçete hiç değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’nin istikbal haysiyetidir.
ERDOĞAN’IN 50+1 AÇIKLAMASI
Erdoğan Almanya’dan dönerken yüzde 50+1 oy nisabı ile ilgili açıklama yapmış ve şöyle demiştir:
“50+1 şartının değişmesi isabetli olur. Çoğunluğu alanın seçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz, yanlış yollara sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil.” demiştir. Erdoğan’ın tespitleri tutarlıdır. Ancak bizim bugüne kadar söylediğimiz açıklamalar değişme göstermemiştir.
7 Haziran 2018’de yaptığım konuşmada, ‘Çok partili siyaset hayatımızda bu haliyle 16 Nisan oylaması bir milat, demokratik misak olmuştur. Yeni sistemde kutuplaşma en aza çekilmiştir. Barajın yüzde 50+1’e çıktığı göz önüne alındığında, partilerin ahlaki ittifaktan başka seçeneği kalmamıştır’ demiştim.