Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Su yönetimindeki yetki çatışmalarını önlemek amacıyla Meclis’te bir su kanunu hazırlıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde “1. Su Şurası Lansmanı ve 363 Tesisin Toplu Açılış Merasimi”nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle;
Bugün iki önemli etkinliği bir arada gerçekleştiriyoruz. İlk olarak Devlet Su İşleri tarafından yapımı tamamlanan 363 tesisin resmi açılış töreni ile milletimizin istifadesine sunuyoruz. Bu tesisler sayesinde 146,5 milyon metreküp su depolanmış günlük 299 bin metreküp su arıtılmış 418 bin 500 dekar alan arazi sulu tarıma açılmıştır. Ekonomiye 427 milyon liraya yakın katkı sağlanmıştır. Yatırım bedeli 5 milyar 200 milyon lirayı bulan bu eserlerin hayırlı olmasını diliyorum.
Bugün ikinci olarak 1. Su Şurası’nın da tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Ülkemizin ve dünyanın su konusunda derin tartışmalar içinde olduğu dönemde bu şurayı son derece isabetli buluyorum. Tarım ve gıda sektörümüz başta olmak üzere ekonomiye ciddi katkılar sunacağını inandığım su şurasının başarılı geçmesini diliyorum.
Su bütün canlılar gibi insanlık için de vazgeçilmez bir nimettir. Sadece hayatımız için değil ekonomik kalkınma ve büyüme içinde su ikamesi olmayan unsurlardan biridir. Bu ihtiyacı sürdürülebilir karşılamak için israfı engellemek önem arz ediyor. Nüfusun hızla çoğalması, iklim değişikliği, kuraklık gibi sebeplerle su ihtiyacının giderek arttığını görüyoruz. Su ihtiyacı artarken insanlığın istifadesine de bulunan su kaynakları günden güne azalıyor. Bu daralma beraberinde kuraklığı, yoksulluğu ve açlığı getiriyor. Yine su kıtlığına bağlı olarak ekolojik denge bozulmakta, biyolojik çeşitlilik kaybolmakta, insanlığın gıda güvenliği tehlikeye girmektedir.
“Biz toplumumuzdaki yaygın kanaatin aksine su zengini bir ülke de değiliz”
Bu vahim tablo ise sosyal çalkantılardan düzensiz göçe, kıtlıktan beynelmilel gerilimlere kadar pek çok soruna sebebiyet veriyor. Kimi uluslararası kuruluşlar, 2025 yılına kadar su kıtlığı yüzünden 700 milyondan fazla kişinin göç riski altında kalabileceğini ifade ediyor. Nil Nehri havzasındaki kimi ülkeler arasında yaşanan sert tartışmalar, su meselesinin stratejik boyutunun işaretidir. Benzer sıkıntılar dünyanın başka ülkelerinde de bölgelerinde de nüksetmeye başlamıştır. Nüfusla birlikte artan gıda ve enerji talebiyle iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri gelecekte daha büyük risklerin bizi beklediğini gösteriyor. Bu karamsar tablodan ülkemizin etkilenmemesi elbette mümkün değildir. Biz toplumumuzdaki yaygın kanaatin aksine su zengini bir ülke de değiliz. Kişi başına kullanılabilir su dikkate alındığında su stresi çeken bir ülkeyiz. Su kaynaklarını Irak ve Suriye ile de paylaşmak durumundayız. Su meselesini ikili ilişkilerimizde tehdit veya pazarlık aracına hiç bir zaman dönüştürmedik.
Suyumuzu korumakla vatanımızı korumak arasında mahiyet itibarıyla hiç bir fark yoktur. Bunun için üzerimize düşen görevler vardır. Tarımsal sulama sistemlerini yenilememiz ve geliştirmemiz gerekiyor. İçme ve sulama suyuyla ilgili altyapılardaki kayıp kaçak oranlarını mutlaka düşünmeliyiz. Bireysel tasarrufu teşvik ederek, mevcut kaynaklarımızı daha verimli kullanmalıyız. Su kaynaklarımızı kirlilikten ve diğer olumsuz etkilerden korumalıyız. Bu anlayışla ve suyun gücünü milletle buluşturmak hedefiyle sadece su alanına yaptığımız yatırımların toplam bedeli 255 milyar lirayı geçiyor. Son 19 yılda çevrecilik adına ruhen ve fiziken çevreyi kirletenlere inat ülkemize 600’ü baraj olmak üzere 8 bin 697 yeni tesis kazandırdık.
Sınıfında dünyanın en büyük hacimli ve en uzun gözdesine sahip olan Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ile yine dünyanın en yüksek altınca barajı olan Deriner Barajı’nı vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Tamamlandığında ülkemizin en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı’nda gövde inşaatı bitmek üzeredir. Adnan Menderes Barajı ile Aydın’ın, Mavi Tünel Projesi ile Konya Ovası’nın yüz yıllık hayallerini gerçeğe dönüştürdük. GAP kapsamında baraj ve sulama projelerini tamamlamak için özel çalışma yürüttük. Böylece ekonomik sulanabilir arazilerimizin toplamını 67 milyon dekara çıkardık. 2007 yılında yaşanan büyük kuraklıktan sonra eylem planları hazırladık. Boğaz geçiş tüneli ile Asya ve Avrupa’yı 4 metre çapındaki ve 5551 metre uzunluğundaki dev su tüneli ile birleştirdik. 262 adet içme suyu tesisi ile 41 milyon vatandaşımıza yıllık 2 milyar 700 milyon metreküp ilave içme suyu tesis ettik.